Sınavlar, dersler, ulaşım şartları, kış koşulları derken yorulan ve bunalan öğrenciler için hasretle beklenilen tatil için tartışmalar başladı bile. Zorlu geçen ayların ardından ilk ve orta dereceli okullar on beş günlük tatile girecekler. Tatilde ders çalışılması ve ödev verilmesiyle ilgili tartışmalar yine okul- aile- öğrenci üçgeninde yerini aldı.

Tatilde ders çalışır mı çalışılmaz mı tartışmaları bireye özgü olmalıdır. Bireysel farklılıkların olduğu göz önünde bulundurulmalı ve çocukların özelinde düşünülmeli ve karar verilmelidir. Yani tüm çocukları aynı şekilde değerlendirmek yanlıştır.

Aylar boyunca çalışan emek harcayan çocuklar için on beş günlük tatil gerçek anlamda tatil olmalıdır. Emek harcayan çocuklar için dinlenmek önemli bir ihtiyaçtır ve aileler bunu gözden kaçırmamalıdır. Basit tekrarlar sayesinde bilgileri taze olarak ikinci eğitim öğretim dönemine başlayabilirler ve aynı başarılı performansı devam ettirebilirler. Ders çalışma düzeni ve anlayışın yerleşmiş olan aileler de durum bu şekilde olmalıdır.

 1. Sınıf öğrencileri için on beş günlük süreç önemli ve değerlidir. Henüz tam olarak yerleşmemiş olan okuma yazma becerisi uzun tatilden olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle aileler mutlaka okuma ve yazmayı unutmasını engellemek için çalışmalar yaptırmalıdırlar.

Çeşitli aksaklıklar sebebiyle ders performansı düşük olan öğrenciler için günde bir veya iki saat ders çalışmak için ayırmalıdırlar. Bu sayede ikinci dönem sınıf seviyesinden derslere başlayabilmek mümkün olacaktır. Bu noktada önemli olan, aşırıya kaçıp çocuklara tatili sadece ders çalışma zamanı olarak göstermemektir. Çocuklar bu şekilde ders çalışmaya daha dirençli olacaklardır. Tatil dinlenme ve yenilenme fırsatıdır aslında. Çocukların dinlendiği gibi, yenilenmesi ve eksiklerini gidermesi gerekir. Daha güçlü ve iyi bir şekilde ikinci eğitim öğretim dönemine başlayabilmek için bazı düzenlemelerin yapılması şarttır. Bu durum aileleri tarafından uygun bir dille çocuklara anlatılmalıdır ve dinlenme ve eğlenme programına engel olmayacak bir şekilde planlama yapılmalıdır. Eğitimciler de bunu çocuklara anlatmalılardır.

Öğrencilerden tatil boyunca düzenli şekilde kitap okuması da beklenir. Kitap okumak, bir ders ve ödev değil bir yaşam biçimidir. Çocuklara büyülü bir dünyanın kapısını aralar kitaplar. Bu nedenle, kitap okumak, kuralı kaidesi olan bir durum değildir.  Ödev olarak verilen kitapların çocukları olumsuz etkilediği ve çoğu zaman bunalttığı görülmektedir. Ödev olması başlı başına direnç sebebi olabilmektedir. Bu nedenlerle çocuklar kitap okumaya özendirilmelidir. Burada rüşvet ve ödül kullanılmadan hareket edilmelidir. Aileler bu süreçte çocukların sevdiği kitap ve dergilerle onlara kitap okumanın kapısını aralamalılardır. Çocuklara yönlendirme yapmadan özgür bırakmak fayda sağlayacaktır. Özellikle ilkokul seviyesine hitap eden bol resimli komedi ve macera kitapları çocukların ilgisini çekmektedir. Aileler bu tarz kitaplar almaktan endişe edebilmektedirler. Ancak bu şekildeki kitapların (şiddet, cinselik gibi yaşına uygun olmayan unsurlar barındırmayanların),  kitap okumanın zevkine henüz vardırılamamış çocuklar için okumayı sevme şansı verdiği de unutulmamalıdır. Kitap okuma sürecinde çocuğa ebeveynleri tarafından da örnek olunmalıdır.